Miras hukukuna ilişkin düzenlemeler 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 495 ve devamındaki maddelerde yer almaktadır. Bu düzenlemeler ışığında miras kalan alacaklar ve borçlar terekeye dâhil edilerek bir hesaplama yapılır ve mirasçılara intikali gerçekleştirilir. Miras bırakan bir vasiyetname ile farklı bir paylaşım yapılmasını istemedikçe mirasın tamamı yasal mirasçılara kalacaktır.
Miras paylaşımının en masrafsız ve kısa yolu mirasçıların anlaşarak mirası paylaşmasıdır. Bu paylaşma bir miras paylaşma sözleşmesi ile yapılabileceği gibi aynı zamanda sözleşme olmaksızın yapılacak bir devir ve teslim ile de gerçekleştirilebilir. Bu şekilde mirasçıların anlaşması ile miras paylaşımı yapılamıyor ise miras paylaşım davası açılarak mahkeme aracılığıyla da miras paylaşımı yapılabilir.
Bu yazımızda oldukça kapsamlı bir konu alan miras hukukunun tamamını ele almamız mümkün olmadığından dolayı yalnızca uygulamada sıklıkla karşılaştığımız bazı konuları okurlarımızı bilgilendirmek amacıyla inceleyeceğiz.
Türk hukukunda yasal mirasçıları belirlerken “zümre sistemi” uygulanmaktadır. Bu sisteme göre mirasbırakanın alt soyu birince zümre, ana ve babası ile onların alt soyu ikinci zümre, son olarak büyük anne ve büyük babası ile onların altsoyları üçüncü zümre olarak tanımlanmıştır. Daha basit bir dille anlatmak gerekirse;
Normal şartlarda ölen kişinin yasal mirasçıları eşi ve çocuklarıdır. Fakat kalabalık ailelerde ve birden çok ölüm olan ailelerde durum biraz daha karmaşıklaşmaktadır. Örneğin; Ölen kişinin eşi hayatta, çocuklarından birisi vefat etmiş ise yasal mirasçılar: eşi, sağ olan çocukları ve ölen çocuğunun çocukları (torunları) dır. Ölen kişinin eşi hayatta fakat çocuğu yok ise bu sefer de yasal mirasçılar: eş ve ölen kişinin anne ve babasıdır.
Sağ kalan eş yukarıda bahsedilen zümre sisteminin dışarısında olup bu zümredeki kişilerle birlikte ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir. Sağ kalan eşin mirasçılık hakkı TMK 499 maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre; Mirasbırakanın altsoyu (çocukları) ile mirasçı olan eş, mirasın dörtte birine (1/4); Mirasbırakanın ana ve baba zümresi ile mirasçı olan eş, mirasın yarısına (1/2); Mirasbırakanın büyük ana ve büyük babaları ve onların altsoyları (çocukları) ile mirasçı olan eş, mirasın dörtte üçüne (3/4) hak kazanır; Yasal mirasçı olarak zümre sisteminde sayılanlardan hiç kimse bulunmuyor ise sağ kalan eş mirasın tamamına hak kazanır.
Bununla birlikte boşanan eşlerin birbirine mirasçı olma durumlarının da sona erdiğini hatırlatmamız gerekir. Boşanma davası devam ederken vefat olayın gerçekleşmesi durumunda ise normal şartlarda sağ kalan eş yasal mirasçı olacaktır fakat boşanma sürecinde sağ kalan eş kusurlu ise ve ölenin mirasçıları boşanmada davasına bu nedenle devam ederek kusuru ispatlar ise sağ kalan eşin mirasçılık hakkı ortadan kaldırılabilir.
Mirasbırakanın en önemli mirasçıları altsoyu yani çocuklarıdır. Burada altsoy kavramının kullanılmasının nedeni çocuklardan herhangi birinin vefat etmesi durumunda vefat eden kişinin çocuklarının onun yerini almasıdır. Çocukların miras hakkı anne sağ ise mirasın dörtte üçü (3/4), eğer anne sağ değil ise tamamıdır. Bu miras birden fazla çocuk varsa eşit olarak paylaştırılır.
Örneğin baba öldü ve geriye mirasçı olarak anne ile 2 çocuğu kaldı diyelim. Burada miras hakkı anne (1/4), 1. Çocuk (3/8) 2. Çocuk (3/8) şeklinde paylaştırılacaktır.
Altsoyu bulunmayan mirasbırakanın yasal mirasçıları, eşi ile birlikte ana ve babasıdır. Bu durumda eşin sağ olup olmaması yalnızca anne ve babanın mirasçılık oranlarını değiştirmektedir. Eğer anne ve baba mirasbırakandan önce vefat etmişlerse bu sefer de anne ve babanın alt soyu yani mirasbırakanın kardeşleri mirasçı olacaktır.
Altsoyu, ana ve babası ve onların altsoyu bulunmayan mirasbırakanın mirasçıları, büyük ana ve büyük babadır. Bu durumda eşin sağ olup olmaması yalnızca büyük anne ve büyük babanın mirasçılık oranlarını değiştirmektedir. Eğer büyük anne ve büyük baba mirasbırakandan önce vefat etmişlerse bu sefer de büyük anne ve büyük babanın alt soyu yani mirasbırakanın amcası, halası, dayısı veya teyzesi mirasçı olacaktır.
Mirasbırakanın altsoyunun olmaması ve anne babasının da mirasbırakandan önce vefat etmesi durumunda ölenin kişinin kardeşlerinin miras hakkı ortaya çıkacaktır.
Yasal olarak evlatlık olan kişinin iki farklı miras hakkı bulunmaktadır. Bunlardan birincisi biyolojik ailesinden olan miras hakkı, ikincisi ise kendisini evlatlık olarak alan kişilerden gelen miras hakkı. Evlatlık olan kişinin bu her iki miras hakkı da mevcuttur.
Hukukumuzda yalnızca resmi nikah ile yapılan evliliklerin geçerliliği bulunduğundan dolayı Türk Medeni Kanununda nikahsız eşin miras hakkı düzenlenmemiştir. Nikahsız eşin miras alabilmesinin tek yolu mirasbırakanın hayatta iken vasiyetname ile mal bırakması veya diğer ölüme bağlı tasarruflardan birini gerçekleştirmesidir.
Yukarıda açıklandığı üzere yasal mirasçılar Türk medeni kanununda açıkça sayılmıştır. Nişanlı ise bu mirasçılar arasında yer almamaktadır. Nişanlının miras alabilmesinin tek yolu mirasbırakanın hayatta iken vasiyetname ile mal bırakması veya diğer ölüme bağlı tasarruflardan birini gerçekleştirmesidir.
Saklı pay nedir? Mirasbırakan hayatta iken malvarlığı üzerinde serbestçe tasarruf edebilir. Fakat kanun koyucu bazı kişileri mirasbırakan vefat ettikten sonra korumak amacıyla bu tasarruf yetkisine bir sınır çizmiştir. Kanun koyucu tarafından korunan bu kişiler saklı paylı mirasçılardır. Bu kapsamda mirasbırakn tasarruf yetkisini kullanırken saklı paylı mirasçıların saklı payını ihlal etmeden bu hakkını kullanmalıdır. Aksi halde aşağıda açıklayacağımız miras paylaşım davaları gündeme gelecektir.
Peki, saklı paylı mirasçılar kimlerdir? Türk Medeni Kanunu 505. Maddesinde açıklandığı üzere saklı paylı mirasçılar mirasbırakanın altsoyu, eşi ve anne-babasıdır. TMK md. 506 maddesi kapsamında saklı pay oranları; Altsoy (çocuklar, torunlar vs.) için yasal miras payının yarısı (%50); Anne ve baba için yasal miras payının dörtte biri (%25); Sağ kalan eş için, altsoy veya anne ve baba zümresiyle birlikte mirasçı olması hâlinde yasal miras payının tamamı, diğer hâllerde yasal miras payının dörtte üçü (%75)
Veraset ilamı (Mirasçılık belgesi); miras bırakan kişinin vefat etmesi ile birlikte geriye kalan mirasçıların kim olduğunu ve bu mirasçıların kalan mirasa hangi oranda hissedar olduğunu gösteren belgedir. Bu belge olmadan, miras kalan mallar ile ilgili işlem yapılması ve bu mallar üzerinde tasarruf yetkisinin kullanılması mümkün değildir.
Veraset ilamı (mirasçılık belgesi) Sulh Hukuk Mahkemesi veya Noterden alınır. Mirasçılardan herhangi biri tarafından başvuru yapılması yeterlidir. Başvuru üzerine noterde aynı gün içerisinde sulh hukuk mahkemesinde ise bir hafta içerisinde düzenlenerek mirasçıya verilmektedir.
Miras paylaşımı sözleşmesi, tüm mirasçıların bir araya gelerek miras kalan malvarlığının mülkiyeti ve kullanımı konusunda yaptıkları anlaşmayı ifade eder. Bu anlaşmanın geçerli olabilmesi için yazılı olması ve tüm mirasçıların bu sözleşmeye imza atması gerekir. Aksi takdirde bu sözleşme, imza atmayan mirasçıyı bağlamaz. Bu sözleşme yapıldıktan sonra taşınır ve taşınmaz malların devri ile para vb. diğer malvarlığının paylaşılması ileride çıkacak uyuşmazlıkların önüne geçecektir. Sözleşmeyi, mirasçılar kendi arasında yapabileceği gibi noter huzurunda da yapabilirler. Noterde miras paylaşım sözleşmesi yapılması durumunda hem ispat konusunda sorun yaşanmayacak hem de devir işlemleri daha kolay bir şekilde sonuçlanacaktır.
Mirasbırakanın vefatı ile birlikte herhangi bir işleme gerek kalmaksızın yasal mirasçılar hak sahibi olacaktır. Fakat ilgili kurumlardaki intikal işlemleri yaptırılmaz ise bu taşınmazlar mirasbırakan kişinin adına kayıtlı olarak kalmaya devam edecektir. Yani intikal işlemlerinin yaptırılması, kurucu biri işlem değil hak sahipliğini açıklayıcı bir işlemdir. Bununla birlikte mirasbırakanın vefatından sonra en kısa sürede mirasın paylaşılması, ileride ortaya çıkacak uyuşmazlıkların önüne geçilmesi açısından son derece önemlidir. Çoğu kez mirasçıların, aile üyeleri olan diğer mirasçılar ile sorun yaşamayacağından emin bir şekilde hareket ettiklerine fakat ilerleyen süreçte bu mirasçıların kendi arasında anlaşamadığına şahit olmaktayız. Bu gibi durumlarda başlangıçta son derece kolay bir şekilde miras paylaşımı yapılacakken, hissedarların artması nedeniyle veya yurtiçi/yurtdışı ikamet adresleri değiştiği için paylaşım süreci zorlaşmaktadır.
Bununla birlikte miras paylaşımı yapılmadığı için mirasçıların payları da belli olmayacağından dolayı miras kalan taşınmazların kullanımı ve devri konusunda da sorunlar yaşanabilecektir. Örneğin herkesin payının belirli olduğu bir paylı mülkiyette paydaşlardan her biri kendi payını bir üçüncü kişiye devredebilirken miras kalan mallardaki elbirliği mülkiyetinde paylar belirli olmadığı için bunu yapmak mümkün değildir. Ancak bütün mirasçılar bir araya gelerek devir işlemi yapabilirler.
Mirastan feragat sözleşmesi mirasbırakan ile yasal mirasçı arasında yapılan bir sözleşmedir. İki türlü yapılabilen bu sözleşme ile yasal mirasçı ileride doğacak miras hakkından feragat etmektedir. Mirastan feragat sözleşmesi veya vasiyetname ile mirastan çıkarma işlemi olmadığı sürece mirasbırakan saklı paylı mirasçıların bu payları üzerinde tasarruf edemez. Tasarruf ederse aşağıda açıklanan davaların açılması gündeme gelir.
Mirastan feragat sözleşmesi karşılıklı veya karşılıksız olarak yapılabilir. Örneğin üç çocuktan bir tanesi evlenirken babasından alacağı 200.000 TL nakdi yardım karşılığında miras hakkını aldığını ve ileride de mirastan pay talep etmeyeceğini ifade ederek babası ile mirastan feragat sözleşmesi yapabilir. Ya da bir diğer örnekte, maddi durumu iyi olan kardeşlerden bir tanesi mirasın diğer kardeşlerine kalmasını istediği için herhangi bir karşılık almadan babası ile arasında mirastan feragat sözleşmesi yapabilir.
Mirastan feragat sözleşmesi herhangi bir karşılık (ivaz) içerecek şekilde yapıldı ise bu sözleşme yasal mirasçının altsoyuna da etki edecektir. Fakat karşılıksız (ivazsız) olarak yapılan mirastan feragat sözleşmesi yalnızca mirasçı ve mirasbırakanı ilgilendirmekte olup yasal mirasçının altsoyuna sirayet etmeyecektir. Önemle belirtmek isteriz ki kardeşlerle mirastan feragat sözleşmesi yapılamaz. Mirastan feragat sözleşmesinin tarafları yasal mirasçılar ve mirasbırakan kişidir.
Miras, yasal süre içerisinde reddedilmediği takdirde, ölen kişinin hem alacakları hem de borçları mirasçılara geçecektir.
TMK 582. Maddesi uyarınca çocuk sağ ve tam olarak doğduğunda mirasçı olacaktır. Ölü doğum halinde mirasçılık söz konusu olmayacaktır.
Boşanan eşlerin birbirine mirasçı olmaları mümkün değildir. Boşanma ile birlikte mirasçılık hakkı sona erecektir. Bununla birlikte boşanma davası devam ederken ölüm olayı geçekleşmiş ise henüz boşanma davası kesinleşmediği için sağ kalan eşin miras hakkı devam eder.
Üvey evlat veya üvey kardeş diye tabir edilen ve mirasbırakan ile kan bağı olmayan bu kişilerin üvey anne/babasından miras hakkı bulunmamaktadır. Ancak resmi olarak evlat edinme işlemleri gerçekleştirilirse hukuki olarak bir bağ kurulacağı için miras hakkı doğacaktır.
Yukarıda açıklandığı üzere ölen kişinin eşi yasal mirasçı olduğundan dolayı yasal süre içerisinde mirası reddetmemiş ise ölen borçtan sorumludur.
Evli olmayan kişilerin çocuğunun miras hakkı normal şartlarda yalnızca anne açısından vardır. Fakat bu evlilik dışı doğan çocuk ile baba arasında Nüfus Müdürlüğündeki tanıma işlemiyle veya mahkeme kararı ile soy bağı kurulmuş ise baba açısından da miras hakkı oluşacaktır.
Merak edilen sorulardan bazıları da ölen kişinin banka borçları ne olur? Borç miras kalır mı? gibi sorulardır. Ölen kişinin hayat sigortası yoksa ve kredi borcu, senet borcu, telefon borcu gibi borçları bulunmaktaysa bu borçlar ödenmek zorundadır. Borcu ödemek istemeyen mirasçılar yasal süre içerisinde mirasın reddi için gerekli işlemleri yaparak miras kalan alacakları ve borçları reddedebilirler.
Hayat sigortasının amacı, kredi borcu ödenmeden kişinin vefat etmesi durumunda bankaya olan borcun sigorta şirketi tarafından ödenmesi ve dolayısıyla bu borcun mirasçılara kalmasının engellenmesidir. Bu nedenle kredi çekerken hayat sigortası yaptırmak önem arz etmektedir. Bazı durumlarda sigorta, beyan yükümlülüğüne aykırı davranış nedeniyle borcu ödemekten kaçınsa da dava yoluyla bu paranın tahsili mümkündür.
Kanser hastalarının kredi borcu, eğer şartları var ise sigorta şirketi tarafından karşılanmakta bakiye tutar mirasçılara ödenmektedir. Fakat sıklıkla kişinin hayat sigortası olmasına rağmen sigortanın para ödememesi ile karşılaşmaktayız. Bunun gerekçesi de genel olarak sağlık durumunun doğru olarak beyan edilmemesi ve ölen kişinin beyan yükümlülüğüne aykırı davranmasıdır. Eğer ölen kişi kanser teşhisi konulmadan önce kredi çekmiş ise bu durumda dava yoluyla sigortadan para alınması mümkündür.
Miras davasından söz edebilmek için öncelikle ortada resmi olarak bir miras olması gerekir. Yani mirasbırakan kişinin vefat etmesi ve sonrasında, kalan mirasın dava konusu yapılması gerekir. Sonuç olarak miras hakkının ihlal edildiği bilinse dahi ana/baba ölmeden miras davası açılamaz.
Kişiler edinmiş oldukları malvarlığını dilediği gibi kullanabilir veya devredebilir. Buna engel herhangi bir durum söz konusu değildir. Dolayısıyla anne/baba sağ iken saklı paylı mirasçıların saklı payını ihlal etmemek şartıyla malını istediği evladına devredebilir.
Öncelikle tüm mirasçıların bir araya gelerek miras kalan malvarlığını tespit etmesi ve sonrasında bu malların devri ve kullanımı konusunda anlaşması gerekir. Miras kalan malvarlığı bilinmiyor ise ilgili kurumlardan haricen araştırma yapılabileceği gibi Sulh Hukuk Mahkemesinde terekenin tespiti davası da açılabilir. Malvarlığı belirlenmiş olmasına rağmen mirasçılardan biri veya birkaçı ile anlaşma sağlanamaması durumunda Ortaklığın Giderilmesi davası başta olmak üzere miras davası avukatı tarafından çizilen yol haritasına göre diğer miras davaları da açılabilir.
Arsa, tarla, daire ve benzeri gayrimenkullerin değerleri yüksek olduğundan ve eşit olarak dağıtılamadığından dolayı paylaşım sırasında genellikle sorun yaşanmaktadır. Bu nedenle mirasçıların hepsinin rızası olmak şartıyla kura çekilmesi, sonrasında profesyonel bir gayrimenkul değerleme uzmanının belirleyeceği bedel üzerinden paylaşım yapılması ve değer farklılıklarına göre yüksek bedelli taşınmazı alan kişinin düşük bedelli taşınmazı alan kişiye fark bedeli nakit olarak ödemesi ile bu uyuşmazlık giderilebilir. Bu şekilde mirasçılardan biri veya birkaçının anlaşmak istememesi durumunda Ortaklığın giderilmesi davası açarak miras payını alması mümkündür.
Anne veya baba öldükten sonra mirasın kardeşler arasında paylaşımı hukuken oldukça basit olmasına rağmen çoğu kez problemler yaşandığına şahit olmaktayız. Kız ve erkek çocukların miras payı eşittir. Bu nedenle kalan mirasın kardeşler arasında paylaşımı yapılırken eşit bir şekilde paylaşım yapılması gerekir. Kalan miras eşit olarak bölünemiyorsa kura yöntemi ile paylaşım yapılabilir ve değeri yüksek olan malları kim aldıysa diğer kişilere çıkan malların değer farkını nakit olarak ödeyerek adaletli bir paylaşım sağlanabilir.
Miras bırakacak olan anne veya baba hayatta iken mirasçıların henüz paylaşabilecekleri bir miras söz konusu değildir. Bu nedenle mirasçılar kendi arasında miras paylaşımı yapamaz. Fakat miras bırakacak olan kişi ölmeden önce malvarlığının bir kısmını veya tamamını mirasçıları arasında adaletli bir şekilde paylaştırabilir. Fakat miras bırakacak olan kişinin hayatta iken bu şekilde mal paylaşımı yapması durumunda daha sonra mirasçıları ile arasında sorunlar yaşandığı da sıklıkla görülmektedir. Bu nedenle miras bırakacak olan kişi ölümünden önce mal paylaşımı yapmak istiyorsa buna ilişkin bir vasiyetname hazırlaması en doğru yol olacaktır. Vasiyetnamenin hukuka uygun olması ve daha sonra dava konusu yapılmaması için bir miras avukatı tarafından hazırlanmasını tavsiye etmekteyiz.
Vasiyetname, miras paylaşımı için oldukça önemli bir belgedir. Mirasbırakan kişi kendi el yazısı ile bir vasiyetname hazırlayabileceği gibi kaybolma veya yok edilme ihtimalini ortadan kaldırmak için noter huzurunda da hazırlayabilir. Vasiyetname eğer noterde yapılmış ise ölüm olayı gerçekleştikten sonra noter bu vasiyetnameyi ilgili sulh hukuk mahkemesine iletecektir. Bu şekilde vasiyetin açılmasına karar verilerek tüm mirasçılar mahkemeye çağrılacak ve vasiyetname yüzlerine karşı okunacaktır. Mirasçılar bu vasiyetnameyi kabul ederek vasiyetname doğrultusunda paylaşım yapabilecekleri gibi mirasbırakanın tasarruf yetkisinin bulunmadığı, akıl sağlığının yerinde olmadığı gibi nedenlere dayanarak vasiyetnamenin iptali için dava da açabilirler.
Veraset ilamı (mirasçılık belgesi) çıkarmak için yasal mirasçılardan birinin başvuru yapması yeterlidir. Bu başvuru Sulh Hukuk Mahkemesine veya Notere yapılır. Veraset ilamı noterde aynı gün içerisinde sulh hukuk mahkemesinde ise bir hafta içerisinde düzenlenerek mirasçıya verilir.
Şayet bir kişinin ölümü anında mirasçısı yok ise ölenin mirası Devlet’e geçecektir.
Miras hukuku ilgili Avukatlık ve Danışmanlık hizmeti almak için Avukata Sor bölümünden ve diğer iletişim kanallarımızdan hafta içi mesai saatleri içerisinde bizimle iletişime geçebilirsiniz.
ETİKETLER:
Miras Davası
Veraset İlamı
Mirasçılık Belgesi
Ortaklığın Giderilmesi
Mal kaçırma
Miras Paylaşımı
Miras Hakkı
Miras Avukatı