MİRAS PAYLAŞIMI NASIL YAPILIR?
Miras hukukuna ilişkin düzenlemeler 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 495 ve devamındaki maddelerde yer almaktadır. Bu düzenlemeler ışığında Miras paylaşımının en masrafsız ve kısa yolu yasal veya atanmış mirasçıların anlaşarak mirası paylaşmasıdır. Bu paylaşma bir miras paylaşma sözleşmesi ile yapılabileceği gibi aynı zamanda sözleşme olmaksızın yapılacak bir devir ve teslim ile de gerçekleştirilebilir. Bu şekilde mirasçıların anlaşması ile miras paylaşımı yapılamıyor ise miras paylaşım davası açılarak mahkeme aracılığıyla da miras paylaşımı yapılabilir.
MİRAS PAYLAŞIMI YAPILMAZSA NE OLUR?
Murisin (mirasbırakanın) vefatı ile birlikte herhangi bir işleme gerek kalmaksızın yasal ve atanmış mirasçılar hak sahibi olacaktır (Türk Medeni Kanunu 599/1 ve 705/2). Fakat mirasın intikali veya mirasın paylaşımı işlemleri yaptırılmaz ve vergisi ödenmez ise malvarlığı mirasbırakan kişinin adına kayıtlı olarak kalmaya devam edeceğinden dolayı mirasçıların sahip oldukları hakları kullanması ve devretmesi konusunda sorunlar ortaya çıkacaktır.
Örneğin miras paylaşımı veya miras intikali yapılmadığı için mirasçıların payları Tapu Müdürlüğünde görünmeyeceğinden dolayı miras kalan taşınmazların kullanımı ve devri konusunda sorunlar yaşanacaktır. Herkesin payının belirli olduğu bir paylı mülkiyette paydaşlardan her biri kendi payını bir üçüncü kişiye devredebilirken miras kalan mallardaki elbirliği mülkiyetinde paylar Tapuda belirli olmadığı için ancak bütün mirasçılar bir araya gelirse devir işlemi yapılabilecektir
Bununla birlikte mirasbırakanın vefatından sonra en kısa sürede mirasın paylaşılması, ileride ortaya çıkacak uyuşmazlıkların önüne geçilmesi açısından son derece önemlidir. Çoğu kez mirasçıların, aile üyeleri olan diğer mirasçılar ile sorun yaşamayacağından emin bir şekilde hareket ettiklerine fakat ilerleyen süreçte bu mirasçıların kendi arasında anlaşamadığına şahit olmaktayız. Bu gibi durumlarda başlangıçta son derece kolay bir şekilde miras paylaşımı yapılacakken, hissedarların artması nedeniyle veya yurtiçi/yurtdışı ikamet adresleri değiştiği için paylaşım süreci zorlaşmaktadır. Bu nedenle en kısa sürede yasal mirasçıların tespiti için mirasçılık belgesi alınmalı, miras intikal ve paylaşım süreci tamamlanmalıdır.
YASAL MİRASÇILAR KİMLERDİR?
Yasal mirasçılar Türk Medeni Kanunun 495 ile 501. Maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre yasal mirasçılar:
- Altsoy (Mirasbırakanın çocukları veya çocukları vefat etmişse vefat eden çocukların çocukları)
- Sağ kalan eş
- Anne ve Baba (Bunlar vefat etmişse altsoyları)
- Büyük Anne ve Büyük Baba (Bunlar vefat etmişse altsoyları)
- Evlatlık (Evlatlık vefat etmişse evlatlığın altsoyu)
- Evlilik dışı doğmuş ve soybağı, tanıma ile mahkeme kararıyla kurulmuş olanlar ((Bunlar vefat etmişse altsoyları))
- Devlet
YASAL MİRASÇILAR NASIL BELİRLENİR?
Noterden veya Sulh Hukuk Mahkemesinden alınacak mirasçılık belgesinde (veraset ilamında) aşağıda açıklanan zümre sistemine göre mirasçılar belirlenir ve payları hesaplanır(Türk Medeni Kanunu 598).
MİRASTAN KİM NE KADAR MAL ALIR?
Türk hukukunda yasal mirasçıları belirlerken “zümre sistemi” uygulanmaktadır. Bu sisteme göre murisin yani miras bırakanın alt soyu birince zümre, ana ve babası ile onların alt soyu ikinci zümre, son olarak büyük anne ve büyük babası ile onların altsoyları üçüncü zümre olarak tanımlanmıştır. Bu sisteme göre mirasçılar belirlenirken öncelikle;
- Murisin (vefat eden kişinin) eşi ile birlikte 1. Zümre,
- Birinci zümrede kimse yoksa Murisin (vefat eden kişinin) eşi ile birlikte 2. Zümre,
- İkinci zümrede de kimse yoksa Murisin (vefat eden kişinin) eşi ile birlikte 3. Zümre mirasçı olur.
Başka bir deyişle birinci zümrede mirasçı var ise 2. Zümredekilere miras düşmez. Bu sıraya göre mirasçılar belirlenir.
Daha basit bir dille anlatmak gerekirse; Normal şartlarda ölen kişinin yasal mirasçıları eşi ve çocuklarıdır. Fakat kalabalık ailelerde ve birden çok ölüm olan ailelerde durum biraz daha karmaşıklaşmaktadır. Örneğin; Ölen kişinin eşi hayatta, çocuklarından birisi vefat etmiş ise yasal mirasçılar: eşi, sağ olan çocukları ve ölen çocuğunun çocukları (torunları) dır. Ölen kişinin eşi hayatta fakat çocuğu yok ise bu sefer de yasal mirasçılar: eş ve ölen kişinin anne ve babasıdır.
MİRASÇILARIN ANLAŞMASI İLE MİRAS PAYLAŞIMI
Türk Medeni Kanuna göre yasal mirasçı veya atanmış mirasçı olan kişiler, murisin vefatı ile birlikte herhangi bir işleme gerek olmaksızın terekede hak sahibi olurlar. Dolayısıyla mirasçılar kendi aralarında anlaşarak terekeyi tasfiye edebilirler. Bu miras paylaşımı 2 şekilde yapılabilir. Miras Paylaşım Sözleşmesi ve Elden anlaşma.
MİRAS PAYLAŞIMINDA TARAFLAR (MİRASÇILAR) ANLAŞAMAZSA NE OLUR?
Yukarıda açıklandığı üzere mirasçılar iki şekilde miras paylaşım sürecini anlaşma ile sonuçlandırabilirler. Hangi yol seçilirse seçilsin usul ve yasaya uygun davranıldığı sürece muhtemel sorunların tümü sonsuza dek çözülmüş olur. Mirasçılar miras paylaşımı konusunda anlaşamazsa izlenecek olan yol miras paylaşım davasının açılması olacaktır.
Miras paylaşım davası olarak bilinen Ortaklığın Giderilmesi davası hem paylı mülkiyet olan yerlerde hem de miras nedeniyle oluşan elbirliği mülkiyeti olan yerlerde açılabilen bir davadır. Ortaklığın giderilmesi davası ile iştirak halindeki bu taşınır ve taşınmaz malların değeri Mahkeme ve satış memurluğu tarafından belirlenir ve dava konusu malın tamamı satış memurluğunca ihale ile açık artırmada satılır. Bu ihaleyi mirasçılar alabileceği gibi hissedar olmayan bir üçüncü kişi de alabilir. Bu dava kapsamlı bir dava olduğu için ve çok sık rastlandığı için ayrı bir yazının konusu olmuştur. Bu konuda ayrıntılı bilgi almak için Ortaklığın Giderilmesi Davası adlı yazımızı inceleyebilirsiniz. Şimdi miras paylaşımı nasıl yapılır nu konuya devam edelim.
MİRAS TAKSİM (PAYLAŞIM) SÖZLEŞMESİ İLE MİRAS PAYLAŞIMI
Yukarıda açıklandığı gibi mirasçılar sözlü olarak miras paylaşımı konusunda anlaşıp bu sözleşmenin gereğini derhal yerine getirerek yani miras paylaşımını fiili olarak gerçekleştirerek paylaşım yapabilecekleri gibi bu miras paylaşımını yazılı hale de getirebilirler. Mirasçıların bu şekilde yaptığı sözleşmeye miras paylaşım sözleşmesi denmektedir ve bazı şekil şartlarına uyulması gerekir. Aksi takdirde sözleşme geçersiz olur.
MİRAS TAKSİM (PAYLAŞIM) SÖZLEŞMESİ NEDİR VE NASIL YAPILIR?
Miras paylaşımı sözleşmesi, tüm mirasçıların bir araya gelerek miras kalan malvarlığının bir kısmı veya tamamının mülkiyeti ve kullanımı konusunda yaptıkları anlaşmayı ifade eder. Bu anlaşmanın geçerli olabilmesi için yazılı olması ve tüm mirasçıların bu sözleşmeye imza atması gerekir. Aksi takdirde bu sözleşme geçersiz olur (Türk Medeni Kanunu 676). Ancak miras taksim sözleşmesi geçersiz olsa bile taraflar geçersiz sözleşmeye istinaden yükümlülüklerini yerine getirmişseler yani sözleşme ifa edilmişse daha sonradan sözleşmenin geçersizliğinin ileri sürülmesi Türk Medeni Kanununun 2. Maddesi kapsamında hakkın kötüye kullanılması sayılacaktır. Bu istisnai durumu her somut olayın özelliğine göre ayrıca değerlendirmek gerekir.
Her ne kadar sözleşme özgürlüğü kapsamında mirasçılar terekeyi istediği şekilde paylaşabilir ise de taşınmazlar açısından Toprak Koruma Kanunu, İmar Kanunu ve ilgili diğer mevzuatın göz önünde bulundurulması gerekir aksi takdirde hukuken uygulanamaz bir anlaşma yapılmış olur.
Miras paylaşım sözleşmesi yapıldıktan sonra taşınır ve taşınmaz malların devri ile para vb. diğer malvarlığının fiilen de paylaşılması ve hukuki merasimin yapılması ileride çıkacak uyuşmazlıkların önüne geçecektir. Miras sözleşmesini, mirasçılar kendi arasında adi yazılı şekilde yapabileceği gibi noter onaylı şekilde de yapabilirler. Miras paylaşım sözleşmesinin noterde yapılması, ilerleyen süreçte sözleşmeye uyulmadığında açılacak davalarda imzaya itiraz edilmesi ve sürecin bu nedenle uzaması sürecini ortadan kaldıracağı için önemlidir.
Ayrıca miras paylaşım sözleşmesine göre Tapu Müdürlüğünde tescil işlemi yapılacağı durumlarda da imzaların noter onaylı olması veya miras paylaşım sözleşmesinin noterde yapılması taraflara kolaylık sağlamakta ve dava açılmasına gerek olmadan tescil işlemleri gerçekleştirilebilmektedir. Tapu Sicil Tüzüğü 20/c maddesine göre: “Resmî senet düzenlenmesini gerektirmeyen işlemlerde aynî hakların tescili için miras taksim sözleşmesi mirasçılar arasında yazılı olarak yapılmış olup da mirasçıların imzaları noterce onaylanmamışsa tüm mirasçıların; imzaların bir kısmı onaylanmış ise imzaları onaylanmamış olanların istemleri aranır”
MİRAS TAKSİM (PAYLAŞIM) SÖZLEŞMESİNİN UYGULANMASI
Miras paylaşım sözleşmesi borçlandırıcı bir hukuki işlemdir. Yukarıda şartları belirtildiği üzere geçerli bir miras taksim sözleşmesi varsa mirasçılar artık bu sözleşmeyle bağlıdırlar. Bu sözleşme kapsamında yükümlülüklerini yerine getirmek zorundadırlar. Yani mirasçılar miras taksim sözleşmesi kapsamında belirli bir para ödeyeceklerse bunu ödemek, tapuda hisse devri yapacaklarsa bu devri yapmak zorundadırlar. Nitekim Türk Medeni Kanunun 679. Maddesine göre “Paylaşmanın tamamlanmasından sonra mirasçılar, paylarına düşen mallar için birbirlerine karşı satım hükümlerine göre sorumludurlar” denilmektedir.
MİRAS TAKSİM (PAYLAŞIM) SÖZLEŞMESİNE UYULMAZSA NE OLUR?
Mirasçılar paylaşım sözleşmesinin içeriğine göre edimlerini ifa etmezse başka bir deyişle miras paylaşım sözleşmesine uyulmazsa bu sözleşmenin içeriğine göre tescile zorlama davası açılabileceği gibi icrai işlemler de yapılabilir. Burada Tercih edilecek yöntem miras taksim sözleşmesinin içerik ve usul açısından nasıl hazırlandığına göre değişmektedir.
Uygulamada en sık karşılaşılan uyuşmazlık miras paylaşım sözleşmesi ile taşınmazların mirasçılar arasında paylaştırılması ancak daha sonra tarafların Tapu Müdürlüğünde tescil işlemine yanaşmamalarıdır. Bu uyuşmazlığın iki çözüm yolu vardır. Yukarıda anlatıldığı gibi miras paylaşım sözleşmesi noterde yapılmış ise veya adi yazılı şekilde yapılan miras paylaşım sözleşmesindeki imzalar noterce onaylanmış ise taraflar tescile zorlama davası açmadan Tapu Sicil Tüzüğü 20/c maddesine göre doğrudan tapu müdürlüğüne başvuru yapıp tescil isteminde bulunulabilir.
Ancak miras paylaşım sözleşmesi mirasçılar arasında adi yazılı şekilde yapılmış ise bu sözleşme geçerli olmasına rağmen doğrudan tapu müdürlüğünde tescil işlemi yapılamaz ve tescile zorlama davası açılması gerekir. Bu dava sonrasında mahkeme gerekli incelemeyi yaparak sözleşmeyi ihlal eden kişi aleyhine karar verir, tescil işlemlerinin yapılmasına ve yargılama giderlerinin miras paylaşım sözleşmesine uymayan kişiye yüklenmesine hükmeder.
MİRASÇILARIN ELDEN PAYLAŞMA (SÖZLÜ ANLAŞMA) İLE MİRAS PAYLAŞIMI
Elden paylaşma yolunda mirasçılar yine kendi arasında anlaşmaktadır ancak bunu yazılı bir metne bağlamadan malların aynen veya cismen paylaşması ile yapmaktadırlar. Mirasın sözlü anlaşma ile paylaşılması durumunda yalnızca bu anlaşmaya güvenilerek hareket edilmesi doğru değildir nitekim bu anlaşma tek başına hukuki bir koruma sağlamaz. Elden paylaşma anlaşmasından sonra terekedeki mal ve haklar ilgili mirasçılara teslim edilecek ve taşınmazlar da ilgili mirasçılar adına Tapuda tescil edilecektir. Bu şekilde sözlü anlaşma fiili olarak da yerine getirilirse hukuki olarak bir anlam ifade edecektir.
MİRAS EŞİT OLARAK BÖLÜNMEK ZORUNDA MI?
Miras sözleşmesiyle veya elden paylaşma ile mirasçılar arasında yapılan miras paylaşımı eşit olarak yapılmak zorunda değildir. Başka bir deyişle miras paylaşımının eşit şekilde yapılmaması sözleşmeyi geçersiz kılmaz. Nitekim çoğu kez mirasın eşit şekilde bölünmesi mümkün değildir. Örneğin 3 kardeşe 4 adet tarla miras kaldığında bu tarlaları eşit şekilde bölüşmek Toprak Koruma Kanununa göre mümkün değildir. Ayrıca bazı tarlalar yol, su ve ulaşım gibi konularda diğerlerine göre daha değerli veya daha değersiz konumda olabilmektedir. Mirasçılar bu farkları da gözeterek bir anlaşma yaparlar. Sözleşme özgürlüğü kapsamında yapılan bu anlaşmalar geçerlidir. Ancak Türk Borçlar Kanunu 28. Maddesinde düzenlenen Aşırı Yararlanma hali gibi sözleşmeyi sakatlayan bir hal varsa bu ayrıca bir hukukçu tarafından değerlendirilmelidir.
VASİYETNAME VARSA MİRAS PAYLAŞIMI NASIL YAPILIR?
Vasiyetname, miras paylaşımı için oldukça önemli bir belgedir. Mirasbırakan kişi kendi el yazısı ile bir vasiyetname hazırlayabileceği gibi kaybolma veya yok edilme ihtimalini ortadan kaldırmak için noter huzurunda da hazırlayabilir. Vasiyetname eğer noterde yapılmış ise ölüm olayı gerçekleştikten sonra noter bu vasiyetnameyi ilgili sulh hukuk mahkemesine iletecektir. Bu şekilde vasiyetin açılmasına karar verilerek tüm mirasçılar mahkemeye çağrılacak ve vasiyetname yüzlerine karşı okunacaktır. Mirasçılar bu vasiyetnameyi kabul ederek vasiyetname doğrultusunda paylaşım yapabilecekleri gibi mirasbırakanın tasarruf yetkisinin bulunmadığı, akıl sağlığının yerinde olmadığı gibi nedenlere dayanarak vasiyetnamenin iptali için dava da açabilirler.
Mirasçılar açılan vasiyetnameye itiraz etmezse veya vasiyetnamenin iptali davasının reddi ile vasiyetname kesinleşir ise mirasçılar bu vasiyetnameye uymak zorundadırlar. Ancak Vasiyetname kural olarak doğrudan bir ayni hak sağlamaz. Başka bir deyişle lehine vasiyet edilen kişi doğrudan vasiyetname ile resmi kurumlarda kendi adına tescil işlemi yaptıramaz. Vasiyetnamenin yerine getirilmesi yani Vasiyet konusu malların kendi adına tescilinin yapılması için yasal mirasçılara başvuru yapması gerekir. Bu başvurunun şekli kanunda belirtilmiş değildir. Ancak uygulamada ispat kolaylığı açısından Noter ihtarı gönderilmektedir. Yasal mirasçılar bu ihtara rağmen vasiyetnamenin gereğini yerine getirmez iseler lehine vasiyet edinilen kişi vasiyetnamenin tenfizi yani vasiyetnamenin yerine getirilmesi davası açarak mahkeme kararı ile kendi adına tescil işlemi yaptırabilir. Vasiyetnamenin tenfizi süreci kapsamlı bir konu olduğu için ayrı bir yazıda değerlendirilmiştir.
ÖRNEK MİRAS PAYLAŞIM SÖZLEŞMESİ
MİRAS TAKSİM SÖZLEŞMESİ
- İşbu miras paylaşım sözleşmesi muris ……….’dan (TCKN:…………..) mirasçılarına intikal eden taşınır ve taşınmaz malların mirasçılar arasında paylaşımını sağlamak amacıyla aşağıda imzası bulunan yasal mirasçılar arasında yapılmıştır.
- Miras paylaşımına konu olan malvarlığı: Samsun İli Vezirköprü İlçesi ………. Mah. 103 Ada 91 Parsel sayılı tarla vasıflı taşınmaz, Samsun İli Atakum İlçesi ……….. Mah. 327 Ada 7 Parsel sayılı arsa vasıflı taşınmaz, Samsun İli Havza İlçesi ……….. Mah. 327 Ada 7 Parsel sayılı arsa üzerinde bulunan apartmanın 9 numaralı bağımsız bölümdeki 3+1 daire ve ………….. markalı ………. Plakalı, 2015 model beyaz renkli araç.
- Yukarıda belirtilen taşınır ve taşınmaz malların mirasçılar arasındaki paylaşımı aşağıda belirtilen şekilde yapılmıştır. Mirasçılar bu paylaşımı özgür iradeleri ile gerçekleştirmiş olup resmi sicile tescili için gerekli işlemleri yapacaklardır.
- Samsun İli Vezirköprü İlçesi ………. Mah. 103 Ada 91 Parsel sayılı tarla vasıflı taşınmaz mirasçılardan ………………..’a adına tapuda tescil edilecektir.
- Samsun İli Atakum İlçesi ……….. Mah. 327 Ada 7 Parsel sayılı arsa vasıflı taşınmaz ………………..’a adına tapuda tescil edilecektir.
- Samsun İli Havza İlçesi ……….. Mah. 327 Ada 7 Parsel sayılı arsa üzerinde bulunan apartmanın 9 numaralı bağımsız bölümdeki 3+1 daire ………………..’a adına tapuda tescil edilecektir.
- ………….. markalı ………. Plakalı, 2015 model beyaz renkli araç ………………..’a adına tescil edilecektir.
- Dört numaralı paylaşıma göre gerekli tescil işlemlerinin yapılması için adına tescil gerçekleştirilecek mirasçı gerekli başvuruları yapacak ve tapu müdürlüğü ile noterdeki tescil masraflarını da yine kendi adına tescil yapılacak olan mirasçı ödeyecektir.
(Buradaki maddeler örnek olarak hazırlanmış olup daha detaylı ve olaya uygun bir sözleşme hazırlanması menfaatinize olacaktır. Bu konuda uzman bir hukukçudan tavsiye alınması muhtemel dava süreçlerini ortadan kaldıracağı için daha hızlı, daha güvenilir ve daha az masraflı olacaktır)
Yukarıda kimlik bilgileri belirtilen muris tarafından ekteki veraset ilamı ile yasal mirasçıları tespit edilen ve yine yukarıda kimlik bilgileri belirtilen taraflar olarak, mirasçıları olduğumuz malların iştirak halindeki malikleri olarak, bu malları belirlediğimiz hükümler çerçevesinde paylaşmayı kabul ettiğimizi, belirlenen oranlarda taşınır ve taşınmaz malların sicile kaydedilmesine ilişkin mutabakatımızı, kabulümüzü, beyanımızı ve taahhüdümüzü bildiririz.(…./…./….)
AD-SOYAD AD-SOYAD AD-SOYAD
İMZA İMZA İMZA
MİRAS TAKSİM SÖZLEŞMESİNDEN SONRA ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASI
Türk Medeni Kanununun 676. Maddesinden açıkça anlaşıldığı üzere elbirliği mülkiyetine konu olan mallarla ilgili olarak paydaşlar arasında geçerli bir miras taksim (paylaşım) sözleşmesi yapılmış ise bu sözleşmeyle elbirliği hali sona ereceğinden artık ortaklığın giderilmesi davası açılamaz. Yani mirasçıların aralarında yapacakları miras paylaşma sözleşmesi kendilerini bağlar. Türk Medeni Kanunu 680. Maddesindeki “Borçlar Kanununun geçersizliğe ilişkin genel hükümleri, paylaşma sözleşmeleri hakkında da uygulanır” hükmü gereğince Miras taksim sözleşmesinin Türk Borçlar Kanunundaki genel hükümlere göre feshi veya iptaline ilişkin hükümler ayrıca değerlendirilmelidir.
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 13.01.2020 tarih, 2016/12515 Esas ve 2020/309 Karar sayılı kararı: “4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 676. maddesine göre, paylaşma sözleşmesinin geçerliliği yazılı şekilde yapılmasına bağlı olup eldeki davanın mirasçıları arasında 09.10.1995 tarihli adi yazılı miras taksim sözleşmesi yapılmış olmakla geçerliliği ortada olan miras taksim sözleşmesine rağmen paydaşlardan birinin taşınmaz üzerindeki ortaklığın giderilmesini dava etmekte 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/1-h. maddesi gereği dava şartı olan hukuki yararı bulunmamaktadır. Tüm bu nedenlerle; mahkemece, davacının davayı açmada hukuki yararı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken davaya konu taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.”
MİRAS TAKSİM SÖZLEŞMESİ NEDENİYLE TAPU İPTAL VE TESCİL DAVASI
Miras taksim sözleşmesi ile elbirliği mülkiyetini sona erdiren ve mirası paylaşan mirasçılar bu sözleşme kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmez iseler bu durumda diğer mirasçılar miras paylaşım sözleşmesinin uygulanması için yasal süreci başlatırlar. Yukarıda açıklandığı gibi içerisinde taşınmazların da bulunduğu bir miras paylaşım sözleşmesi varsa bu sözleşmeye uyulmadığında iki farklı yol izlenebilir. Eğer miras paylaşım sözleşmesi noterde yapılmışsa veya adi yazılı miras paylaşım sözleşmesindeki imzalar noter tarafından onaylanmışsa ilgili kişiler diğer mirasçıların rızası olmasa dahi doğrudan Tapu Sicil Tüzüğü 20/c maddesine göre tapu müdürlüğüne başvuru yapıp tescil isteminde bulunulabilir.
Miras paylaşım sözleşmesi yalnızca taraflar arasında adi yazılı şekilde yapılmış ve imzalar noter tarafından onaylanmamış ise bu durumda Asliye Hukuk Mahkemesinde miras taksim sözleşmesi nedeniyle Tapu İptal ve Tescil davası açılabilir. Mahkeme burada geçerli bir sözleşme olduğuna kanaat getirirse davanın kabulüne karar verecektir.
MİRAS PAYLAŞIMINDA SIKÇA SORULAN SORULAR
MURİS NEDİR?
Vefat eden kişiyle ilgili hukukta birçok sıfat kullanılır. Ceza hukukunda öldürülmüş kimse anlamında kullanılan maktul veya genel hukukta vefat etmiş insan anlamında müteveffa bunlardan bazılarıdır. Muris ise miras hukukuna ilişkin olarak kullanılan bir terimdir. Muris, Vefat eden ve miras bırakan kişi anlamında kullanılır.
TEREKE NEDİR?
Murisin vefatı ile birlikte yasal ve atanmış mirasçılar murisin tüm hak ve borçları üzerinde herhangi bir işleme gerek olmaksızın hak sahibi olurlar. Buradaki tüm hak ve borçlardan kasıt; murisin sahip olduğu taşınır ve taşınmaz mallar, nakdi ve gayri nakdi haklar, alacaklar ve borçlardır yani tüm aktif ve pasif malvarlığıdır. Murisin sahip olduğu bu aktif ve pasif varlıkların tümü için miras hukukunda tereke ifadesi kullanılır.
MİRAS PAYLAŞIMINDA KADIN VE ERKEK EŞİT MİDİR?
Anayasaya ve Türk Medeni Kanununa göre miras hukukunda kadın ve erkeğin hakları eşittir. Örneğin miras paylaşımı yapılırken bir kadın bir erkek olmak üzere iki çocuk mirasçı ise miras eşit olarak ikiye bölünür. Ancak yukarıda açıkladığımız gibi mirasçılar kendi arasında miras taksim sözleşmesi yaparak bunun aksini kararlaştırabilir.
ANNE VEYA BABA SAĞKEN MİRAS PAYLAŞIM DAVASI AÇILABİLİR Mİ?
Miras davasından söz edebilmek için öncelikle ortada resmi olarak bir miras olması gerekir. Yani mirasbırakan kişinin vefat etmesi ve sonrasında, kalan mirasın dava konusu yapılması gerekir. Sonuç olarak miras hakkının ihlal edildiği bilinse dahi ana/baba ölmeden miras davası açılamaz.
ANNE BABA SAĞ İKEN MİRAS PAYLAŞIMI NASIL YAPILIR?
Miras bırakacak olan anne veya baba hayatta iken mirasçıların henüz paylaşabilecekleri bir miras söz konusu değildir. Bu nedenle mirasçılar miras bırakacak olan anne veya babanın katılmadığı bir sözleşme veya hukuk işlemle kendi arasında miras paylaşımı yapamaz. Fakat miras bırakacak olan kişi ölmeden önce malvarlığının bir kısmını veya tamamını mirasçıları arasında adaletli bir şekilde paylaştırabilir. Fakat miras bırakacak olan kişinin hayatta iken bu şekilde mal paylaşımı yapması durumunda daha sonra mirasçıları ile arasında sorunlar yaşandığı da sıklıkla görülmektedir. Bu nedenle miras bırakacak olan kişi ölümünden önce mal paylaşımı yapmak istiyorsa buna ilişkin bir vasiyetname hazırlaması en doğru yol olacaktır. Vasiyetnamenin hukuka uygun olması ve daha sonra dava konusu yapılmaması için bir miras avukatı tarafından hazırlanmasını tavsiye etmekteyiz.
KARDEŞLER ARASINDA MİRAS PAYLAŞIMI NASIL OLUR?
Anne veya baba öldükten sonra mirasın miras sadece çocuklara kalmışsa bu durumda kardeşler arasında miras paylaşımı meselesi ortaya çıkmaktadır. Kız ve erkek çocuklarının miras payı eşittir. Bu nedenle kalan mirasın kardeşler arasında paylaşımı yapılırken eşit bir şekilde paylaşım yapılması gerekir. Kalan miras eşit olarak bölünemiyorsa kura yöntemi ile paylaşım yapılabilir ve değeri yüksek olan malları kim aldıysa diğer kişilere çıkan malların değer farkını nakit olarak ödeyerek adaletli bir paylaşım sağlanabilir.
VASİ KISITLI ADINA MİRAS TAKSİM SÖZLEŞMESİ YAPABİLİR Mİ?
Türk Medeni Kanunu 462/9 maddesi uyarınca vasinin kısıtlı adına mirasın paylaştırılması veya miras payının devri sözleşmesi yapabilmesi için vesayet makamının yani Sulh Hukuk Mahkemesinin izni gerekmektedir. Bu kapsamda vasi, vasilik kararının verildiği Sulh Hukuk Mahkemesine başvuru yaparak kısıtlı adına miras taksim sözleşmesi veya miras payının devri sözleşmesi yapmak istediğini bunun için ek karar verilmesini istediğini belirtir şekilde gerekçeli bir başvuru yapmalıdır. Başvuru sonucu verilecek ek karar ile miras taksim sözleşmesi veya miras payının devri sözleşmesi yapılabilir.
ANNE VEYA BABA MALINI İSTEDİĞİ EVLADINA VEREBİLİR Mİ?
Kişiler edinmiş oldukları malvarlığını dilediği gibi kullanabilir veya devredebilir. Buna engel herhangi bir durum söz konusu değildir. Dolayısıyla anne veya baba sağ iken saklı paylı mirasçıların saklı payını ihlal etmemek şartıyla malını istediği evladına devredebilir. Ayrıca Hata, hile ve ikrah gibi iptal nedenlerini de değerlendirmek gerekebilir.
MİRASIN DEVLETE KALMASI
Şayet bir kişinin ölümü anında mirasçısı yok ise ölenin mirası Devlet’e geçecektir.
MİRASÇILARDAN BİRİ İMZA VERMEZSE SATIŞ YAPILIR MI?
Mirasın intikalinden sonra mirasçılar kendi arasında bir miras taksim sözleşmesi yapmamış ise elbirliği mülkiyeti devam edecektir. Bu durumda miras kalan yerlerin satışının yapılabilmesi için tüm mirasçıların imzası gerekir. Başka bir deyişle miras kalan taşınmazın bir üçüncü kişiye satışı için mirasçılardan birisi imza vermezse satış yapılamaz. Taşınmazın tamamı satılmak isteniyorsa ve mirasçılardan biri veya birkaçı imza vermiyorsa burada izlenecek yol Ortaklığın giderilmesi davası ile taşınmazı açık artırmada satmaktır.
ANNE VEYA BABADAN MİRAS KALAN HİSSEMİ NASIL SATARIM?
Bu soru genelde gayrimenkul hissesi için sorulduğundan dolayı bu kapsamda cevaplayalım. Mirasçılar kendilerine kalan mirasta elbirliği ile malik olurlar. Yani ayrı ayrı hisseleri belirli değildir. Bunun anlamı şudur: Miras kalan taşınmazda mirasçılar elbirliği ile malın tamamında hak sahibi olurlar. Ayrı ayrı hisse oranları belli değildir. Mirasçılık belgesi ile mirasçılar kendi arasında satış işlemi yapabilir ancak mirasçılar dışında bir üçüncü kişiye pay devri yapamazlar. İstisnası, mirasçıların hepsinin birlikte taşınmazı hissedar olmayan bir üçüncü kişiye satabilmesidir. Yine Türk Medeni Kanununun 677. Maddesi kapsamında miras payını devri sözleşmesi yapılabilir ancak bu sözleşmeye kişiye ayni hak sağlamaz yalnızca alacak hakkı sağlar.
Bireysel olarak miras payının satışına değinmek gerekirse, öncelikle miras intikal işlemi yapılarak mirasçıların mirası kendi adlarına kaydettirmeleri gerekir. Daha sonra bu elbirliği mülkiyetini paylı mülkiyete çevirmeleri gerekir ki herkesin payı tapuda gözüksün ve herkes payını özgürce satabilsin. Bu durum iki şekilde olabilir. Birincisi tüm mirasçılar Tapu müdürlüğüne birlikte başvuru yapabilir ikincisi ise mirasçılardan herhangi birisi elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilmesini Sulh Hukuk Mahkemesinden isteyebilir. Uygulamada genellikle ikinci yol tercih edilir.
Tapuda herkesin hissesi ayrı ayrı yazdıktan sonra ise payınızı istediğiniz kişiye satabilirsiniz. Ancak diğer hissedarların Türk Medeni Kanunu 732 maddesi kapsamında ön alım hakkı olduğu için ortaya başka bir sorun çıkar. Bu konunun ayrıntılı olarak araştırılması gerekir.
MİRAS SÖZLEŞMESİ VE VASİYATNAME FARKI NEDİR?
Miras sözleşmesi ve Vasiyetname hem tarafları açısından hem de içerikleri açısından tamamen farklı iki hukuki belgedir. Bu nedenle aralarında birçok fark bulunur. Ancak en temelde bilinmesi gereken şey Miras sözleşmesi, murisin terekesinde bulunan mal ve hakların murisin vefatından sonra nasıl paylaşılacağını düzenleyen ve mirasçılar arasında yapılan bir sözleşmedir. Geçerliliği adi yazılı şekilde yapılmasına ve tüm mirasçıların imza atmasına bağlıdır.
Vasiyetname ise miras bırakan kişinin henüz vefat etmeden önce sağlığında yaptığı tek taraflı bir hukuki işlemdir. Vasiyetnamenin konusu belirli bir malın vasiyeti olabileceği gibi herhangi bir edimin yapılması veya yapılmaması da olabilir. 3 şekilde vasiyetname düzenlenmesi mümkündür: El yazılı vasiyetname, sözlü vasiyetname ve resmi vasiyetname.
ÖLEN KİŞİNİN BORCU MİRASÇILARA GEÇER Mİ?
Miras, yasal süre içerisinde reddedilmediği takdirde, ölen kişinin hem alacakları hem de borçları mirasçılara geçecektir.
BOŞANAN EŞİN MİRAS HAKKI VAR MI?
Boşanma ile birlikte mirasçılık hakkı sona ereceğinden dolayı boşanan eşlerin birbirine mirasçı olmaları mümkün değildir. Bununla birlikte boşanma davası devam ederken ölüm olayı geçekleşmiş ise henüz boşanma davası kesinleşmediği için sağ kalan eşin miras hakkı devam eder.
NİKAHSIZ EŞİN MİRAS HAKKI VAR MI?
Hukukumuzda yalnızca resmi nikah ile yapılan evliliklerin geçerliliği bulunduğundan dolayı Türk Medeni Kanununda nikahsız eşin miras hakkı düzenlenmemiştir. Nikahsız eşin miras alabilmesinin tek yolu mirasbırakanın hayatta iken vasiyetname ile nikahsız eşine mal bırakması veya diğer ölüme bağlı tasarruflardan birini gerçekleştirmesidir.
ÜVEY EVLAT VEYA ÜVEY KARDEŞİN MİRAS HAKKI VAR MI?
Üvey evlat veya üvey kardeş diye tabir edilen ve mirasbırakan ile kan bağı olmayan bu kişilerin üvey anne veya üvey babasından miras hakkı bulunmamaktadır. Ancak resmi olarak evlat edinme işlemleri gerçekleştirilirse kan bağı olmasa dahi hukuki olarak bir bağ kurulacağı için miras hakkı doğacaktır.
ÖLEN KİŞİNİN BORCU EŞİNE KALIR MI?
Yukarıda açıklandığı üzere ölen kişinin eşi yasal mirasçı olduğundan dolayı yasal süre içerisinde mirası reddetmemiş ise ölenin borçlarından sorumludur. Nitekim yasal mirasçılar terekeyi bir kül halinde yani aktifi ve pasifiyle birlikte devralmaktadırlar.
EVLİLİK DIŞI DOĞAN ÇOCUĞUN MİRAS HAKKI
Evli olmayan kişilerin çocuğunun miras hakkı normal şartlarda yalnızca anne açısından vardır. Fakat bu evlilik dışı doğan çocuk ile baba arasında Nüfus Müdürlüğündeki tanıma işlemiyle veya mahkeme kararı ile soy bağı kurulmuş ise baba açısından da miras hakkı oluşacaktır.
ÖLEN KİŞİNİN BORÇLARI SİLİNİR Mİ? ÖLEN KİŞİNİN BORÇLARI NE OLUR?
Merak edilen sorulardan bazıları da ölen kişinin banka borçları ne olur? Borç miras kalır mı? gibi sorulardır. Yasal mirasçılar terekeyi bir kül halinde yani aktifi ve pasifiyle birlikte devraldıkları için Ölen kişinin hayat sigortası yoksa ve kredi borcu, senet borcu, telefon borcu gibi borçları bulunmaktaysa bu borçlar ödenmek zorundadır. Borcu ödemek istemeyen mirasçılar yasal süre içerisinde mirasın reddi için gerekli işlemleri yaparak miras kalan alacakları ve borçları reddedebilirler.
HAYAT SİGORTASI KREDİ BORCUNU ÖDER Mİ?
Hayat sigortasının amacı, kredi borcu ödenmeden kişinin vefat etmesi durumunda bankaya olan borcun sigorta şirketi tarafından ödenmesi ve dolayısıyla bu borcun mirasçılara kalmasının engellenmesidir. Bu nedenle kredi çekerken hayat sigortası yaptırmak önem arz etmektedir. Bazı durumlarda sigorta, beyan yükümlülüğüne aykırı davranış nedeniyle borcu ödemekten kaçınsa da dava yoluyla bu paranın tahsili mümkündür.
SİGORTA KANSER HASTASININ KREDİ BORCUNU ÖDER Mİ? KANSERDEN ÖLEN KİŞİNİN KREDİ BORCU
Kanser hastalarının kredi borcu, eğer şartları var ise sigorta şirketi tarafından karşılanmakta bakiye tutar mirasçılara ödenmektedir. Fakat sıklıkla kişinin hayat sigortası olmasına rağmen sigortanın para ödememesi ile karşılaşmaktayız. Bunun gerekçesi de genel olarak sağlık durumunun doğru olarak beyan edilmemesi ve ölen kişinin beyan yükümlülüğüne aykırı davranmasıdır. Eğer ölen kişi kanser teşhisi konulmadan önce kredi çekmiş ise bu durumda dava yoluyla sigortadan para alınması mümkündür.
MAHKEME YOLUYLA MİRAS HAKKI NASIL ALINIR?
Normal şartlarda olması gereken, tüm mirasçıların bir araya gelerek miras kalan malvarlığını tespit etmesi ve sonrasında bu malların devri ve kullanımı konusunda anlaşmasıdır. Miras kalan malvarlığı bilinmiyor ise ilgili kurumlardan haricen araştırma yapılabileceği gibi Sulh Hukuk Mahkemesinde terekenin tespiti davası da açılabilir. Malvarlığı belirlenmiş olmasına rağmen mirasçılardan biri veya birkaçı ile anlaşma sağlanamaması durumunda uyuşmazlığın içeriğine göre Ortaklığın Giderilmesi davası veya Mirastan Mal kaçırma nedeniyle Muris Muvazaasına dayalı Tapu İptal ve Tescil Davası gibi miras davası avukatı tarafından çizilen yol haritasına göre diğer miras davaları da açılabilir.
GAYRİMENKUL MİRAS PAYLAŞIMI NASIL YAPILIR?
Miras paylaşımı tüm mirasçıların katılımı ve rızası ile eşit şekilde veya eşit olmayan şekilde paylaştırılabilir. Kanun buna izin vermektedir. Ancak arsa, tarla, daire ve benzeri gayrimenkullerin değerleri yüksek olduğundan ve eşit olarak dağıtılamadığından dolayı miras paylaşımı sırasında genellikle sorun yaşanmaktadır. Bu nedenle mirasçıların hepsinin rızası olmak şartıyla profesyonel bir gayrimenkul değerleme uzmanı tarafından taşınmazların değerinin belirlenmesi, ardından kura çekilmesi ve sonrasında değer farklılıklarına göre yüksek bedelli taşınmazı alan kişinin düşük bedelli taşınmazı alan kişiye fark bedeli nakit olarak ödemesi ile bu uyuşmazlık giderilebilir. Bu şekilde mirasçılardan biri veya birkaçının anlaşmak istememesi durumunda Ortaklığın giderilmesi davası açarak miras payını alması mümkündür. Bu konuda ayrıntılı bilgi almak için Ortaklığın Giderilmesi Davası adlı yazımızı inceleyebilirsiniz.
MİRAS TAKSİMİ (PAYLAŞIMI) VE MİRAS TAKSİM SÖZLEŞMESİ YARGITAY KARARLARI
Tüm mirasçıların katılmadığı miras taksim sözleşmesi geçerli değildir(Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 28.09.2020 tarih, 2016/18173 Esas ve 2020/5458 Karar)
Somut olayda; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 676. maddesine göre, paylaşma sözleşmesinin geçerliliği yazılı şekilde yapılmasına ve tüm mirasçıların katılmasına bağlı olup eldeki davanın mirasçıları arasında 04.05.1977 tarihli adi yazılı miras taksim sözleşmesi yapılmış ise de sözleşmede tüm mirasçıların katılımının olmadığı anlaşılmakla geçerli bir miras taksim sözleşmesinden bahsedilemez.
Geçerli bir miras taksim sözleşmesi varsa ortaklığın giderilmesi davası açılamaz (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 13.01.2020 tarih, 2016/12515 Esas ve 2020/309 Karar)
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 676. maddesine göre, paylaşma sözleşmesinin geçerliliği yazılı şekilde yapılmasına bağlı olup eldeki davanın mirasçıları arasında 09.10.1995 tarihli adi yazılı miras taksim sözleşmesi yapılmış olmakla geçerliliği ortada olan miras taksim sözleşmesine rağmen paydaşlardan birinin taşınmaz üzerindeki ortaklığın giderilmesini dava etmekte 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/1-h. maddesi gereği dava şartı olan hukuki yararı bulunmamaktadır. Tüm bu nedenlerle; mahkemece, davacının davayı açmada hukuki yararı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken davaya konu taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.”
Sözlü olarak yapılan miras taksim sözleşmesi geçersiz olduğundan Tapu İptal ve Tescil davasının reddi gerekir (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 09.06.2020 tarih, 2016/19429 Esas ve 2020/3189 Karar)
Dava, TMK’nin 676. maddesi uyarınca açılan miras taksim sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. TMK’nin 676 ve 677. maddelerine göre; elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazlarda elbirliği maliklerinin yazılı olması koşulu ile miras taksim sözleşmesi veya pay devri sözleşmesi yapmaları mümkündür, bu maddeye göre sözleşmenin yazılı yapılması geçerlilik şartıdır. Dosya kapsamında; taraflar arasında yapılmış yazılı bir sözleşme olmadığı konusunda ihtilaf yoktur. İddiaya dayanak yapılan miras taksim sözleşmesi yazılı olarak yapılmadığına göre, TMK'nin 676. maddesi gereğince sözlü miras taksim sözleşmesi geçerli değildir. O halde; ortada geçerli bir miras taksim sözleşmesi bulunmadığına göre Mahkemece kabul kararı verilmesi doğru olmamıştır.
MİRAS DAVASI İÇİN AVUKATA SOR
Miras hukuku ilgili Avukatlık ve Danışmanlık hizmeti almak için Avukata Sor bölümünden ve diğer iletişim kanallarımızdan hafta içi mesai saatleri içerisinde bizimle iletişime geçebilirsiniz.
İLGİLİ YAZILAR
«Veraset İlamı/ (Mirasçılık Belgesi) Nedir , Nasıl Alınır? | Ortaklığın Giderilmesi (İzalei Şuyu) Davası»
Etikeler: Miras Paylaşımı, Miras hakkı, miras payı, Samsun miras Avukatı, mirastan mal kaçırma, ortaklığın giderilmesi, Mirasçılık Belgesi